akıntının tersine
eğlmiş bedeni koyu
tartılmış ağırlığı
hep bir ışık anlatan
tek geceleri kaydeden
sesleri bulan bu demir yığını
taşa çıplak ayakta basan
bir kerede yutan uslu ve kuru
titreyen içi dağ arasında
güneşi doğurdun
ve
batırdın karnıma
en kapalı kapısı açıldı
saçları dağıldı
ayaklarıma indi dönerek
katlayıp gider bükülmeden
parçaları tutturup bikaç tokayla
düşük kolu burk
gülen diş yeşil
tanık göz kesir
deli kulağı orada
alev kalbi burada
ve tekerlendi
çocuk mu bu kelimeler
et budar üşür ev
söz tuzak kurdu hep
dön dur
gülerek öldün sendev
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder