10 Eylül 2010 Cuma

yumuşak çalar oldu muz

yumuşak çaların ıslak eli
yol kenarı taşında gezindi
üstüne o nefessiz bi temastı
ilk güneşli diş gösterisi
yerin bir kat altındaydı
gökyüzü hep orda oldu muzdaydı
karaya vurmuş saçı
suda gelip giderken
başımdaki deliğe kaydı
oldu muz oldu
kabuklarına zevkle soyundu
bu on sene mi durmuştu
on la uzandı sert bir yere
izin verdi on izlemesine
karaya vurmuş saçı
rüzgar da yapraklarıydı
kapıda renkli hayvanları
fosforlu
ve
anahtarlıydı
değmediler birbirlerine
nefes fısıldayarak geçtiler
ayakları vurmadı sokaklara
tüy gibi tünediler ses kere

6 Eylül 2010 Pazartesi

koyu gölü

kendi umudunluğun
kendi aynasının içinde
kendi yanlızlığını gördü
bu o demekti gerçek saflığındı
çizdiklerine ayrılmış
tel tel
parmak parmak
sarsılmış çıplak kalanla içindeki
korkusandığı karanlığı korku sandığı
bakar kalmış pencereliuçuruuma
sadece o delikten ördüğü
g has kaosduuur sarılmassaaaan
kaydığı kendi sırtındaki
akerken derin duyulan
oyuk açılmış
en aşağılarda
orası
kanı bir buz
oysa donan
bir çileğin çekirdeğini
dinleyip dışına çıkmışlığı
öz ünde olan
ağzın içine şarkılarla girip
sarılıp dilin üstünde
tadıyla suyuna karışıcaklardan
oysa