24 Şubat 2012 Cuma

mesafeder

puslu mesafelik bu yol yanına çakıl çaklı taşlar koymuş
ordaki çatıya tel germiş kuş bırakmış bi bak şimdi aynı a nı yaşamış
bir de dudağı tebessüm döküyor bukle göğsüne yaramaz dizin

bu camdaki güneş rüzgar gibi şimdi perde gibi
bileklerinden elleriyle boynunu uzatıp
kuma serilmiş boyunca uzayııp
ona dedim ki
kulağının içindeki su tüyleri
çocuk saçından çok sevip sulasın
bir tohum bıraksın ağzıyla dişleri
zümrüt kesilir şarkıdasın
çiçeklerin ilk açtığını görmek için
bir sır soysun kabuklarıyla dibini
ayaklarıyla çıplak basarken
atlarla koşarken hala
ah taa dışından tam ortasına dolana dolana güzelim
o iç kulağına
zar oyunu dolambaçın
kısık gözlü yıldızıyla
sesi kaçarken titresin ki ne olmuş etleri pamuk dalı onun
üşümez o burnun direğini tanır tırmanır örsü bir çekiç gibi

kıkırdak kuyulu kolları senin cam bacağın
kulak kemiğine duvarlarına
korkuna çiçekler sarılsın

bak orda sonsun
ve yudum yudum
kana kana
ve

çiçekler sensin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder