23 Kasım 2010 Salı

BİNAYONADUUU TAŞTUŞLA

yağmur şarkısı sıyır ağacı
bekleyen bin ay ona duran
her düşen damlaya teslim tutul
bir ıslanmak ki buğusu cam izi
döndüm tekrar
içip içime geçmiş
kesik yarım ve tekrar
döndü yarısı buradan
eski seslerlerlerler
yeni duyanlarlarlarlar
uzun basıp o şeffafla
önce tek tuşa
keşke tek duya kanıp
eserek geçiyorum üstünden
bulut kolları sarmaşık
sarmaşık olunca bir garip
bulutlar ve kollar


yağmuru sayıklayan ağaca aşık yağmur
izledim duvarda uçuşan
noktalara bakarak

elbiseler düşer değişir toprak

çemberin ilk doğan köşesinde
oy sa köşesiz penceresinde
döndükçe bekleyen bin ay
yırtık anları yarım ve tekrar
ölçüsüz simetrisiz odası
dumanlar doğuran yeşil çocuklar
hep yakın
boynuna sesi ılıkbaslı bir nefes
ya da tiz kısık o çığlık
ağzının içinde şarkı söyleyerek
gökyüzüne çarpan aşklar dibi

ve dünbugün onlar
az söylediklerini
çoktan çok söylemişlerdi

10 Kasım 2010 Çarşamba

give all mirrored pieces

afraid to forget you

6 Kasım 2010 Cumartesi

heaven smells with echoes

he said that
l m smelling like heaven
thats the point l said
you create your own airleaven
seeds from hell
lve born there
than gave it to heaven
along with me
endlees growing hair
dimer in all angel echoes
or beraber inde in a caos
time reacting with you liquid
disintegrate me also
while drawing spaces
singing your water thats all
being floating astronauts
is the same feeling
with that
fleshing lost souls
wasnt the last day s smoke
remind me of your pure owl smog