6 Aralık 2010 Pazartesi

üfleyen o şarkı


üfledim uzunca burası durmuyor
peki ya
boom baam baam
işte öyle yüksek bir sessizdik
kafamda orman hayvanlar ve sır şapka
içeri aldım onu
su dolusu
içinde dindim sessiz nehir yatağı
jöle krema masa dolusu
taçlı konuşkan yapraklar
resimli renkleri
hiç durmayan kelimeler ağzında kıpırtı
hepsi sürekli gondollarla gezerken
fısıldayarak o sessiz çığlıkları kimdi
yanak kızartması biz şelalesi
sisler ve hep yine
burada
korkusuz mu sandın
tek gözü kaplı bir korsansa
korkmaz mı sarı ya da başka
tek şey söyledim duydun mu
dün müydü o gün
rüzgar da vardı dimi
kulağımda minik orkestra
harika ziller bulduk
yine o şarkı
dondurmacı midemde gezgin
karamel mi su yanığı
alnına küçük bi delik açtım
ve üfledim içeri
bazı küçük adalar hırçın volkan kafalılar
parmak ucunda kaldım
yüksekten atlamaya hazır
kanatların yüzümde kıvrılan yağmurlar gibi
en küçük en çıplak en geceçocuk bu rüzgar
sonra saçları uzayan parlayan derisi
üfledim duydun mu
köprüler çizip nefes boyunlulardan
saçlarını sevmeye

karşıma dikilince anneler uyandı
kolları uzadı parmaklarım ipliklerim
düğümlenmeden
sarılmak için dönerek
ışıklı kozası uçsuz kelebek ipeği
kaslarını geren canavarları bile sevmek
yıllar sürdü ama geçmediler
zamanın durup seni seyretti
acelesi varmış gibi giyinmişken
üzerinden akıp giden elbiseleri
odalarca kokusu
garip ve yeşil
yine o şarkı
ve adamlar wolfsheim
peki ya duy dun mu
uyku mu bizi bu gezdiren
dalıp çıkarak okyanusun ortasında
gizli gezegenin bahçesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder