24 Mart 2012 Cumartesi

çarşaflar yakılır ya arabesk çarşaflar yıkanır

yatak yastık yakmak tüy bitince
oyuk ve katı bir faz kararı
martın tam ortasından
onun kendi zom baharı
nevresim dedi bi anne çarşaf çarşaf sarılın
sonra genzine duman kaçar
gizlenir biraz
gözün iliğinden taşar
ucundan tutup bir baba koyup karşına
seni güneşin kucağına sallar
kollarında uzlar uzar

yok durma orda

o çarşafın karnında bebek ol
bir sembolmüş diyorlar onu yut
unutmadan doğ tekrar
bukle ol tel tel bu sefer uzan bileklere tutun saç ol
tekrar öl sonra
ateşe dökül kaynayıp buhar olur birinin ağzından akarsın
tekrar olmakmış
tadın adını koymakmış
gözeneklerinde nakış nakış kodlar
derin bir okyanusta etin ağaç gibi kokar
bu na da tekrar ölmekmiş
sonra
alev olur ipliği onun küçük kızı yaprak
belki onun oğlu da buhar olur
senin gökyüzüne bulut olur
yok üzülme yağar ya yine kavak

tekrar dediğim
işte bu dediğin tanrı
senin tanrı deliğin
göbek deliğin
bu uçsuz tarlalar pamuk kurtlar ve beyaz
ellerin uçsuz kaygan ve siyah

dökülür o damla şüpesiz
sen de ardından sel ol
yok usanmaz kavruk tohumlar
tekrar gömülür sulu göğsüne
tekrar yanar yeşil
çiçeğin dişlerini kırar
koyu meyvesi dillerin kraliçesi
keşke unutmasak
toprağın tersyüzünü de tuzlasak

sonra bir an
taşları sen sanmak bu dediğim
bahçeden çocuk duymak
fırtınayla rüzgar soymak
sesi inmiş her yer çıplak
sonra kadehleri cam cam miğdeye
içini içime boşaltmak bu dediğim
kuşları boş bırakmak
kanatlarına takılıp
ne boşaltmıştım diye bi durup tekrar arayıp onları bulup
doldurmak ta doldurmak işte hiç doymamak ama

dediğin bu dediğim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder